2 Eylül 2009 Çarşamba

Tol - Murat Uyurkulak : pardon biz kimden intikam alıyorduk?

“kendimizden. dışlanmışlığımızdan. bizi hilkat garibeleri ilan edenlerden. hilkat garibeliğimizden. yüzümüzdeki çıbanlardan. bacağımızın 8 santim kısalığından. asla bir parçası olamadığımız herşeyden. 

ve ‘devrim’ 

ne de işimize gelirdi biz bu yola çıkmışken. sığınırdık arkasına. karışır kaynar giderdik toplumdaki fokurdamaların arasına ve arasında. bir geçerlilik yaratırdık toplum düşmanlığımıza böylece.”

diye düşündüm kitabın bir çok kısmında. bitirene kadar. bitirdiğimde ise yutkundum. kullanılan dilin akıcılığından ve kitabın çok ama çok güzel bir türkçe ile yazılmış olmasından etkilenmemek mümkün değil! şapka çıkartıyorum murat uyurkulak’a.

arka kapakta okuduğum 6 satırın bende yarattığı beklentiyi karşıladı mı kitap?
hayır.

ama ben beklentimi yanlış oluşturmuşum. devrimle ilgili bir kitap sanırken ve beklerken, tamamen kişisel bir cezalandırmalar resitali okudum.

beğendim mi peki romanı?
evet.
severek okudum. sıkılmadım, içinde kaldım, trende gittim. her bir hikayenin birbirine bağlantısını takip etmeyi sevdim.

sayfa 195′te de dediği gibi :
"herşeyi anladım, hiçbir şeyi anlamadım".
hayat gibi.
intikam gibi.

kör intikam üstelik. intikam aldığımız kendimizsek, kimse bizi kendi elimizden kurtaramaz.

kitabın sonunda ise hayatla dalga geçerken beni de tokatlayan yazara kızdım.
çünkü hala hüzünlenmeden düşünemiyorum kambur mehmet’i.

demek ki… tol beni yakalamış. beni suç ortağı yapmış ve rahatlamış… * 

çok beğendiğim bir cümleyi buraya almak istiyorum:

"çünkü benim aklım yol kuşlarının tüneyip sessiz sedasız terk ettikleri bir harabedir".

* sayfa 71′den alıntı bir cümlenin tarafımca deforme edilmiş halidir.


ille de ROMAN olsun! kitap kulübü için yazılmış bir yazıdır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder