26 Eylül 2010 Pazar

çok sesli koro : dublörün dilemması





murat menteş'i kelime oyunları, sürükleyici kurgusu, zeki örgüsü ve eğlenceli konusu için tebrik ediyorum! ve merak ediyorum, kendisi de, acaba, bu roman kadar hiperaktif mi?

aynı olay(lar)ı farklı karakterlerin gözünden ve karşıt açılardan okumayı sevdim, karakterlerin isimlerini sevdim, severek takip ettiğim afili filintalar'ın çıkış noktasını sevdim, öğreten ama bunu hiç umursamayan adam murat menteş'in tarzını sevdim, başka romanlara ve filmlere ve şarkılara yapılan göndermeleri sevdim, kısaca ben bu kitabı sevdim.

eğlenerek, gülerek (iyi tamam, kahkaha atmamış olabilirim ama eğlendim ve gülümsedim ara ara) ve severek okudum ama sonu konusunda aynı şeyi söyleyemeyeceğim korkarım. güldür güldür, gümbür gümbür aktık kitabın sonuna kadar ve birden çağlayan incecik bir çaya dönüşüverdi sanki ve tıkandık... hani "benim için önemli olan konu değil, örgü ve eğlence, yapacağım numaraları yaptım sonunu da şöylece bağlayıvereyim" demiş sanki menteş. ya da belki de dememiş, bana öyle gelmiş. ama o kadar kusur kadı kızında da olur :)

sözün özü: "hayatım boyunca okuduğum en şahane kitap" olmamakla birlikte, okuduğunuz süre boyunca sizi çok eğlendireceğini ve iyi vakit geçirmenizi sağlayacağını düşündüğüm dublörün dilemması'nı kısaca ve bence, okuyun, okutun.

ayrıca, not 1: bilen bilir, bilmeye çok meraklı ve öğrenmeye tutkun bir insanım. sanırım biraz da bu nedenle, en sevdiğim karakter ibrahim kurban oldu. sağolsun satır satır bir çok istatistiği öğrendim sayesinde.

bir de, not 2: kitabın sonundaki şakaya kandım, yalan yok :)

son olarak, not 3: ''canımın içi, böyle şeyler yalnızca romanlarda olur''

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder